BLOG ÖDÜLLERİ’NE KATILMAMAK İÇİN BİRKAÇ SEBEP
BLOG ÖDÜLLERİ KURNAZLIĞINA NEDEN GEÇİT YOK? - İlşad Özkan
EKRAN GÖRÜNTÜLERİNDE NELER VAR?
(FARKINDAYIM, YAZI BİRAZ DÜZENSİZ VE BİRAZ DA HURUFAT HATASI VAR; VAKTİM OLDUĞUNDA DÜZELTECEĞİM FAKAT BU HÂLDE DE OKUNABİLİR.)
Ekran görüntüleri, yüzlerce farklı site taranarak seçildi ve en dikkate değer olanlarından müteşekkil.
Belli başlı olanları şunlar:
EĞER BODYTR'NİN HOTLINK KORUMASINDAN ÖTÜRÜ AŞAĞIDAKİ RESİMLERİ GÖREMİYORSANIZ ADRESLERİ TARYICINIZIN ADRES ÇUBUĞUNA YAPIŞTIRARAK ÖYLE AÇINIZ.
RESİMLERİ BİR TÜRLÜ GÖREMİYORSANIZ SİTEDE YAYIMLANMAYAN RESİMLER DE DAHİL OLMAK ÜZERE TAMAMINI ŞU ADRESTEN İNDİREBİLİRSİNİZ: http://www.mediafire.com/?3s818q3eqxpoa09
İNDİR
http://www.mediafire.com/?3s818q3eqxpoa09
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/08son.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/09son.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/aorotek-bilgileri.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/Aviary-beyn-org-Picture-1.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/babaolmak.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/beyn.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/beyn08.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/bloglama.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/blog-odulleri-hosting.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/blogodulleri-serveri.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/bocom.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/bontvmsnbc.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/burcu-sensoy.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/cisday.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/eray2009.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/gti08.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/novelli.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/novelli-endes.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/son2010.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/vv.png
http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/ymd.png
Bir ekran görüntüsünde, yazıda da isimleri bahsedilen blog'ların aldıkları dereceler var fakat blog sahiplerinin adı da açıkça yazılmış durumda. Bu isimler başka ekran görüntülerinde tekrar karşınıza çıkacak ve Blog Ödülleri organizatörü Eray Endeş'le yıllar önceden tanışıklık, arkadaşlık ilişkileri oldukları açıkça görülecek: http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/08son.png
2010'un birincilerinden babaolmak.com'un ta 2009'da Eray Endeş'le birlikte TV programına çıktığını kendi kaleminden gösteren bir ekran görüntüsü de var: http://www.bodytr.com/wp-content/uploads/2011/09/babaolmak.png
Vakit darlığı ve Blogger altyapısına alışık olmamam sebebiyle daha fazla açıklamalar yapamıyorum ama ekran görüntüleri çok detaylı aramalar sonucunda seçildi ve her biri konuyla alakalı şeyler. Tüm bu ekran görüntülerini internetten kendiniz bularak teyit edebilirsiniz (resimdeki yazıların bir kısmını Google'a yazıp aratın falan, bulabilirsiniz kolayca). Bunlar en dikkate değer olanlarıdır ve eğer aramasını bilirseniz kendiniz de can sıkıcı detaylar bulabilirsiniz.
TÜM BUNLARDAN SONRA SEÇİM TAMAMEN SİZE KALMIŞTIR... BÖYLE BİR ORGANİZASYONDA KALABALIK YARATMAK VEYA ERAY ENDEŞ VE EKİBİNCE HOŞLANILINCA BİR İHTİMAL DERECE VERİLECEK DİYE BEKLEMEK Mİ?.. YOKSA BU ORGANİZASYONUN KOLPA OLDUĞUNU BLOGUNUZDAN DUYURMAK MI? SEÇİM SİZİNDİR. ŞAHSEN BEN ELBETTE GİRMEYECEĞİM AMA GEREKİRSE BU BİLGİLERİ SOSYAL MEDYA İLGİLİLERİYLE PAYLAŞACAĞIM.
2009 yılında blog yazmaya başlayan biriyim. Blogum bodytr.com, adım İlşad Özkan. Adımı sanımı ilk başta vermemin sebebi sinsiliği sevmemem ve ne kadar tepki çekerse çeksin düşüncelerimi özgürce söylemeye düşkün olmam -evet, kendi kimliğimle, kendi yüzüm ve sesimle.
BİR BLOGCUNUN İSTEĞİ VE MASUMİYETİNİN ANLAŞILMASI ÜZERİNE ERAY ENDEŞ'iN ARAKDAŞI OLAN BU BLOGCUNUN İSMİ VE SİTESİ YAZIDAN KALDIRILMIŞTIR.
Kurduğum blogda ilk önce yalnızca ben yazarken daha sonra bloga kattığım yazarlarla "çok yazarlı blog" denilen bir bloga dönüştüm. Bugün ise kendi alanımdaki en nitelikli ve en çok ziyaret edilen müstakil websitesinin sahibi konumundayım. Bu noktaya geceli gündüzlü emeklerime ek olarak onlarca yazarımızın desteğiyle gelebildim. Bodytr.com bugün sadece bir blog, bir site deil, aynı zamanda bir dergidir ve tam adı şudur: Zinde Türkiye Sağlıklı Yaşam ve Spor Dergisi.
Bu bilgilerden sonra Blog Ödülleri (BÖ) organizasyonu konusuna giriş yapabilirim.
2010 yılında bir yerden bu yarışmayı duyup safça bir hevesle katılmıştım, amacım ödül olarak verilen bisküvitleri veya birincilere verilen bilgisayar türevi şeyleri almak değildi, tek amacım blogumu daha çok insana tanıtabilmekti. Kendime güveniyordum çünkü daha o günlerde bile Türkiye'de spor bilgi kategorisinde bize rakip olacak bir tek blog yoktu; ortalık birbirine benzeyen futbol yorumu bloglarıyla doluydu.
Yarışmaya başvurdum ve başvurum kabul edilerek yarışmaya katıldım. Nereden bilebilirdim ki bu kişisel maceram büyük bir blog sömürü düzenini ortaya çıkartacak bir maceraya dönüşsün?..
Yarışma başladığında sistemin ne kadar sakat olduğunu -geç de olsa- farkettim. Yarışmadan çekilmeyi düşünüyordum fakat bunun yanlış yorumlanabileceğini ve ayrıca kazanma şansımı da hesaba katarak geri çekilmedim. Daha oylama sürecinde sistemi eleştirmeye başladım ve ayrıca amacım birinci olarak sistemin eksikliklerini daha çok insana duyurabilmek, mümkünse sistemin düzelmesine katkı sağlamaktı. Peki, eleştirdiğim sistemin aslında organizatörlerin bile isteye ve hatta gayet memnun bir şekilde kurduğu bir sistem olduğunu nereden bilebilirdim? Bunları öğrenmem zaman aldı (2011'de bu organizasyonun tekrar yapılacağını öğrenince konunun üstüne gittim).
2010 Blog Ödülleri yarışması, öncekilerin aksine -ki öncekilerden haberim yoktu ama- telefonla halk oylaması sistemine göre blogların elenmesine ve halk oylamasıyla yükselen beş (ya da üç) blogun da jüriler tarafından seçilmesine dayanıyordu. Aklı başında her insanın tespit edebileceği gibi bu sakat bir sistemdi. Yarışma başladığında sayısız blogun, sayısız yerde oy toplamaya çalıştığını gördüm. Bense blogumda böyle bir duyuru yapmadım zira tematik yayın yapıyordum. Onun için yalnızca forumumda bir başlık açtım ve utana sıkıla Paticik Forumları'ndan ve bir de bir iki ufak yerden oy rica ettim.
Oylama sistemi ise katılımcılara bütün kategorilerde oylama yapmasını şart koşuyordu zaten. Yarışma sonrası açıklanan 34 bin küsur oyun da 34 bin ayrı kişiden mi geldiği şüphelidir, organizasyon yöneticileri pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da açıklama yapmadılar.
Elbette Ekşi Sözlük, İtü Sözlük vb. sanal ortamlarda yazar konumunda bulunan ve buranın dayanışma ruhunu kendi hesabına çalıştıranlar vardı (nitekim benim kategorim olan spor kategorisinde, pek çok Ekşi Sözlük yazarının oluşturduğu bir blog birinci seçilmişti, bloga ve yazarlarına lafım yok ama el insaf, bir de benim bloga baksalardı). Ayrıca yarışma süresince webmaster sitelerine (R10 vb.) üye olan pek çok webmaster'ın etik dışı oy toplama girişimlerine de tanıklık ettim. Oy toplama çabam, pek çok efendi blogcu gibi çok düşük seviyede kaldı, çünkü bu sisteme inanmıyordum. Yine de yarışma sonuna kadar ilk beşe kalabileceğimi sanıyordum çünkü sanıyordum ki spor kategorisinde tek oy toplamayan ben değilimdir. İlk beşe kaldıktan sonra da bütün spor bloglarını geride bırakarak jüri tarafından seçileceğime emindim (jüriyi doğru düzügn seçim yapabilecek durumda olan kişilerden müteşekkil sanıyordum).
Türkiye'de blog dünyası için birkaç ilki gerçekleştirmiş ve nitelikli yayınlar yapan bir blog sahibi olarak, bugün olmadığı gibi o gün de rakibimiz yoktu. Eğer birisi benden iyi bir spor bilgi blogu gösterirse dergiyi kapatırım zate, gider o bloga katılırım.
Jüri elemesine kalamamıştım ama kaç oy aldığımı bile öğrenememiştim, kimse öğrenemedi zaten. Jüriye baktığımda ise blog dünyasıyla alakalarını kestiremediğim isimler gördüm ve ayrıca jürinin hangi nesnel kriterlere göre değerlendirme yaptığı da bir sır olarak kaldı. Organizasyon tamamen gayriciddiydi. Bunu Blog Ödülleri yarışmasını bir kez tanıyan herkes biliyor artık. Bunun kanıtlarını da aşağıda sunacağım sizlere zaten.
Blogculuğun Ruhu Nasıl Katledilir? BÖ'den Blogculuğa Hakaret Dersleri
Biliyorsunuz, blogculuk özgürlüğün dijital dünyadaki bir yansımasıdır. Bu yazar için olduğu kadar yorumcularda ve yorumcularda da gözlenebilir. Benim veya bir başka ciddi ve insan haklarına saygılı bir blogda fikir hürriyeti temel değerlerden biridir. Bizim gibi blogcular, hiç sevmedikleri, can sıkan, gereksiz hatta saldırgan yorumları da küfür içermemesi kaydıyla mutlaka yayınlarlar. Cevap verir veya vermez ama yayınlar. Bazı blogcu dostlarımız ise küfre bile yayın yasağı koymaz.
Blog Ödülleri yarışması ise, yarışmadan sonra yapılan bütün yorumları sildiler, o zaman farkettim ki geçen seneki ve ondan önceki senenin de yorumlarını silmişler (yorumların silineceğini bilsem veya en azından tahmin etsem yedeklerdim, şurada yalnızca birkaç yorum var kurtarılabilen: http://bodytr.com/forum/duyurular/blog-odulleri-icin-oy-verdiniz-mi-t229-15.html. Blogcu ruhunun içine etmek için ne de güzel bir uygulama doğrusu! Bütün blogculara yapılan bu saygısızlığa kimse sesini çıkarmadı, organizasyon ekibi ise muhtemelen "ne de olsa seneye herkes unutur" dedi, ama ben unutmadım, unutmayacağım da. Çünkü kendimi kazıklanmış hissediyorum ve yapım gereği bana atılan kazıkları telafi edilene kadar asla unutmam.
Blogcuları Nasıl Kazıkladılar?
Kazıklandığımı hissettim dedim, evet; peki, neden böyle dedim? Açıklayayım:
Blog Ödülleri yarışması "gönüllü" bir organizasyon gibi görünmüştü gözüme, maksat blog dünyasını canlandırmak ve blogcuları teşvik etmek, onların birbirleriyle tanışmasını sağlamak ve kaliteli blogların da öne çıkmasını sağlamak... falan diyordum. Enayilik güzel şeydi doğrusu, içiniz o kadar rahat oluyor ki...
Fakat Blog Ödülleri ekibinin yorumları gizlemesine bir anlam veremeyerek bundan işkillenince olayı araştırmaya başladım. Araştırdıkça gördüm ki ortada blogculara atılan çok ciddi bir kazık var ve üç beş kişi toplanmış da hepimizi kullanıyor ve bizim umutlarımızla da bir güzel oynuyor. Sonra da üç beş kişiyi daha seçip gidip lüks sayılabilecek yerlerde kutlama yaptırıyorlar, ödülleri dağıtıyorlar.
Öncelikle söyleyelim ki, bu organizasyon bir reklam organizasyonu ve reklamveren konumunda olan sponsorlardan para alınıyor. Alınan nakdî bedeller organizasyon ekibine kalırken, firmaların verdiği ayni (mal veya hizmet şeklinde) destekler de dereceye giren blogculara veriliyor. Bunda bir yanlış yok ama son üç senenin yarışmaları incelendiğinde kimin neye göre dereceye girdiğini anlamak gerçekten çok güç.
Buna ek olarak bir de şu var: Bugün Hürriyet Bumerang'ın deneme reklamları bile tek bir firmayı tanıtan bir tek kısa yazınız için size en az 2 Tl ödemektedir. Ancak, Blog Ödülleri organizasyonuna katılan onlarca blog, oy toplamak umuduyla blogunda yayın yapıyor ve yine oy verdirirken onlarca firmanın reklamını ücretsiz yapıyor. Oylama ve seçimler de tamamen kapalı kapılar arkasında olduğu için blogcular neden kaybettiğini bile bilmiyor. Sonuçta kazanan organizasyon ekibi ve eğer doğru mecraya ulaşabilirlerse sponsor firmalar oluyor. Blogcular ise "kullan at" mantığıyla kullanılıyor ve yarışmadan sonra blogcuların edep sınırları içerisindeki yüzlerce yorumu habersizce aniden siliniyor. Sonuç olarak, kendi alanında çok kaliteli olan fakat bilinmeyen ve oy toplamak için de bir tarafını yırtmayan cevher gibi bloglar hiç dikkat çekemeden eleniyor. Haksız oylarla yükselen bloglarsa son 2008, 2009 ve 2010'da dereceye girmiş gözüküyor. Siz siz olun, ya üç beş oy için webmaster sitelerindeki 13-17 yaş arasındaki kitleye kabul edilebilir meblağlar ödemeyi göze alın ya da bir sanal sözlükte sevilen biri olun. Böyle yaparsanız blog ödüllerinde dereceye girmeniz işten bile olmaz.
BLOG ÖDÜLLERİ BİR YARIŞMA DEĞİLDİR
Medyaya ve katılımcılara bir yarışma gibi lanse edilen Blog Ödülleri, bir yarışma olmaktan çok uzaktır. Bilindiği gibi, bir organizasyonun “yarışma” olabilmesi için katılımcılara fırsat eşitliği tanıması ön şarttır. Örneğin bir koşu yarışında hiç kimse daha önden başlatılmaz veya erkek bir sporcuyla kadın bir sporcu yarıştırılmaz. Benzer şekilde, örneğin bir metin yarışmasında bazı metinlerin jüri veya kamuya okutulması, bazılarınınsa okutulmaması düşünülemez. Ne ki Blog Ödülleri’nde durum hiç de böyle değil, hiçbir katılımcıya eşit şartlar sunulmuyor. Örneğin bendeniz 2009 yılına kadar internetten uzak yaşan biriydim ve sanal sözlüklerde üyeliğim yoktu, fakat benim kategorimde yarışan –sonradan birinci seçilen– bir blog, Ekşi Sözlük’ün dayanışma ruhundan istifade ederek binlerce kişinin görebileceği bir destek duyurusu yapmıştı. Bunun gibi, internet kafesi olan bir blog sahibinin de kafesine gelen onlarca gence oy kullandırttığını da duydum, elbette ki o kişi de kendi kategorisinde kolaylıkla ilk üçe girerek finale kalmıştı.
Blog Ödülleri bir yarışma değil, blogcuların birbirine tutuşturulduğu ve çevresinden oy dilendirtildiği bir horoz dövüşüdür. Tüm bu gürültüden kazançlı çıkansa blogcular değil, organizasyonu yapanlar ve para aldıkları sponsorların gözünü boyayan Blog Ödülleri organizatörleridir.
EN İYİYİ SEÇMEK GİBİ BİR GAYE YOK! OYLA DERECE ALINSA CANNES'I RECEP İVEDİK KAZANIRDI
Bir ödül; kendi alanında öne çıkmış ya da dikkate değer ya da takdir edilmesi gereken ya da bir yenilik getiren ya da çok başarılı uygulamaları olan… gibi onlarca farklı sebepten verilir. Benim temsil ettiğim blog –ki bugün artık bir dergidir– 2010 yılında olduğu gibi, bugün de kendi alanında en başarılı blogdur. Bizim eserlerimiz de rakiplerimizin eserleri de meydandadır.
ADİL DEĞİL
Adil değil, çünkü sanal ortamlarda tanınan, sevilen biri olmak zorunda değildir blogcu. Blogcu bloguyla vardır ve sanal çevresi de sadece blogundan kaynaklanan bir çevre olabilir, kimse başka ortamlarda bulunmak zorunda değil ki. Fakat gelin görün ki, sanal sözlüklerde onlarca sözlük yazarı oy dilenip oy toplarken, sözlük üyeliği olmayanlar avucunu yaladı. Bu da yetmezmiş gibi büyük forumlarda hesabı olanlar buradaki arkadaşlarından oy istedi. O da yetmezmiş gibi, parayla, evet yanlış duymadınız parayla başka sitelere oy isteme reklamı verenler oldu. Vee, bu da yetmezmiş gibi, oy kullananlara para dağıtanlar bile oldu. Tabii para dediysek öyle binlerce lira değil, örneğin bir webmaster forumunda, insanların yeri geldiğinde 3 liraya bile “iş yaptığı” ve binlerce 18 yaş altı gencin bulunduğu forumlarda, oy başına Paypal’le simit parası dağıtanlar oldu.
Sizce böyle bir organizasyon, yarışma olmasını da geçtik, adil midir? Eğer böyle düşünüyorsanız sanırım sizin de arkanızda farklı telefonlarla en az 150 oy verebilecek bir güruh var.
FİNALE KALANLAR VAHİYLE Mİ BİLDİRİLDİ?
Haydi, içinde onlarca Ekşi Sözlük yazarını “yazar” olarak barındıran bir futbol muhabbeti blogunun veya internet kafesine gelen çocuklara oy kullandırtan sözde blogcuların finallere kalmasını anlarım. Ama sormak istiyorum, oldukça az ziyaret edildiği hâlde babaolmak.com gibi bir blog nasıl finale kalmıştır? Bilemiyoruz. İşin aslı, yarışmacılar o kadar bilinçsiz ve vurdumduymaz ki, “Ya hu arkadaş, kim kaç oy aldı?” diye soran yok, ya da benim gibi halk oylamasını yarışmaya katıldıktan sonra öğrendiler. Anlayacağınız ne finallere kalanlar ne de kalamayanlar nasıl kalmış, Allah biliyor. Herhâlde finallere kalanlar bir çeşit vahiyle bildiriliyor.
ERAY ENDEŞ’İN ARKADAŞLARI NASIL BİRİNCİ GELİYOR? ARKADAŞIM BİR, ARKADAŞIM İNCİ, ARKADAŞIM BİRİİİNCİ!
Bunu da bir Eray Endeş ve taifesi, bir de Allah biliyor olmalı, çünkü biz bilmiyoruz. Haydi, her şeyi geçelim, hileli oyları, niteliksiz sitelerin finallere kalmasını falan… Finale kalanları bir –sözde– jüri seçiyor. Jüride kimler mi var? Çoğu konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan insanın yanı sıra bir de konuyla çoook yakından ilgili olan organizatör Eray Endeş var, ve elbette Eray Endeş’in arkadaşları. Garip olan şu ki, örneğin geçen senenin Aile Blogları kategorisinde de Eray Endeş’le beraber 2009’da TV’lere çıkan bir arkadaşımız. Garip, değil mi?
İnanın bana çok da derinlere inmediğim bir araştırmayla tespit edebildiğim, Eray Endeş’in birinci gelen arkadaşlarından birisi:
Yani bana gelip deseler ki, “İlşad, biz arkamıza hiçbir şeyden haberi olmayan medyanın da gazlamasını alarak bir yarışma düzenleyeceğiz, sonra bu yarışmada üstü kapalı oylamalar yapacağız, sonra da sen birinci gelebilirsin.” Deseler, ben böyle “şaibeli” bir sözde zaferi kabul etmem; beni birinci seçecek jüride arkadaşlarımın olması bile beni uzak tutmaya yeterdi. Babaolmak.com’un sahibi kıymetli arkadaşımız ise Eray’ın kendini birinci seçeceğini bilmiyordu herhâlde (?).
Ben 2008 ve 2009 Blog Ödülleri yarışmalarına hiç girmiyorum bile… Bir girsem çıkamayacğaım belli, örneğin en basitinden Eray’la ilişkisi ayan beyan belli olan Wolkanca blogunun sahibinin sürekli derece yapması da o blogun “ne kadar iyi” olduğunun ispatıdır. Yani içeriktir, kalitedir, ödülü hak etmektir falan, hikaye bunlar :) Bir eküri var ortada, işte Nahnu falan gibi belirli sitelerin ve kişilerin olduğu bir grup(Geçmiş yıllarda derece alan Nahnu’yla Eray’ın arkadaşlığı 2007 yılındaki Blog Kazanı’na dayanıyor, orada beraber yazıyorlar), kendi aralarında al gülüm ve gülüm yapıyor ve bizim gibiler de onlara çeşni oluyor her sene… Çok şükür ben bir kere düştüm bu derde, aman siz hiç düşmeyin, kandırılınca çok sinirleniyorsunuz…
İNSANLAR NEDEN BLOG ÖDÜLLERİ’NE KOŞUYOR?
Geçen sene o sineklerden biri de ben olduğum için kendimden de örnek vererek açıklayacağım. Öncelikle, yeni açılmış ve az bilinen bir blogdum fakat kendi kategorimdeki a’dan z’ye bütün blogları zaten bilen ve incelemiş biri olarak, rakibimin olamayacağına da biliyor ve kendime çok güveniyordum. Bir birinciliğin bana yüzlerce yeni okur kazandırabileceğini sanmıştım. Yarışmaya araştırmadan katılıp girip de halk oylaması saçmalığını duyunca yarışmadan çekilmek istedimse de bu hareketimin yanlış yorumlanmasından korktuğumdan ve dahi içimde hâlen az da olsa umut kaldığından geri çekilmedim. Ödül alınca bir konuşma yaptırırlarsa da sakat sistemi eleştirmeyi hayalledim bir de üstüne :)
Bir de şu var, blogculuk bazıları için benimki gibi ciddi bir iş, bazıları içinse gelip geçici bir eğlencedir, insanlar “ne olacak ki, katılayım” diye katılıp kalabalık yaratıyorlar. Şöhret herkese tatlı geliyor, sanıyorlar ki mühim ve ciddi bir organizasyondur bu…
Bir diğer nokta da medyanın etkisi, NTVMSNBC’de çalışan Eray Endeş, çalıştığı kurumdaki ilişkilerini kullanarak bu acayip organizasyonunu tanıttırmak da bir beis görmüyor. Öncelikle kendi sanal çevresinde ve NTVMSNBC’de haber yaptırdığı organizasyonunu, ardından bu referanslarla başka medya kuruluşlarına gönderiyor ve onlar da eksik kalmamak adına aslını astarını araştırmadan bu gayriciddi organizasyonu “İnternetin en iyi blogları seçiliyor” gibi mesnetsiz iddialarla haber yapıyorlar. Elbette onlarca haber sitesindeki bu yazılar yüzünden insanlar da ilgi ve güven gelişiyor, blogu olan olmayan herkes buraya bir göz atıyor ve kaydoluyor.
Bilmeyenler için şunu da söyleyelim –ki ben de araştırınca öğrendim– Eray Endeş eski bir blogcu (bakınız:cisday.org veya bloglama.com ve benzeri) ve hâlihazırda bir çevresi var. Onun için sanal âlemi nasıl manipüle edeceğini sizden benden iyi biliyor. Yani hem blogcu arkadaşlarını hem de kendini iyi kanalize ediyor. Maşallah. Blogculuğun içinden gelip de blogculara bu kazığı attığı için de ayrıca maşallah.
Katılım için daha başka sebepler de sayılabilir ama kimse üç kuruşluk Ülker Pötibör sepeti gibi “harika ödüllere” heves etmiyor olmalı, orası kesin.
DERECEYE GİRİNCE NE OLUYOR?
Hiç. Eşe dosta hava atarsınız. Eski “şampiyonlara” bakın bakalım, Blog Ödülleri’nden derece almak hangisine yaramış? Zaten eski katılımcılardan hatırı sayılır sayıdaki kişi blogculuğu çoktan bırakmış. Birincilerse yine eski tas eski hamam devam ediyorlar.
ERAY ENDEŞ NE KADAR PİŞKİNDİR?
Peşinen söyleyeyim: Tahmin ettiğimden daha pişkin. Ama “olgunlaşmış” anlamında pişkin değil. Onun ki başka türlü pişkinlik. Kendisine iddialarımı yönelttiğimde, uğur Dündar’ın kendisini delilsiz yakaladığını düşünen bir fırıncı edasıyla “ispatla” der gibiydi. Şöyle yazmış bana Eray: “Kim benim arkadaşım olarak birinci gelmiş anlayamadım. (…)Dediğim gibi buna inanmayabilirsin, bu durumda da katılıp katılmamak senin tercihine kalmış.” Sanki ben katılmayı soruyorum da kendisine… Neyse, ben de haydi biraz daha kurcalayayım bakalım ne kadar inkâr edebilecek diye elimdeki örneklerden biri olan babaolmak.com’dan bahsedince sevgili Eraycığım bana şöyle yazdı: “babaolmak.com güzel örnek olmuş. Evet Özgür'ü tanıyorum ama ne Özgür, benden "beni birinci yap" diyecek karakterde biri ne de ben "abi sana güzellik yaptım" diyecek biriyim. (…)”
Kendi durumumdan bahsederek sistemdeki adaletsizliğe dikkat çektiğimdeyse Eray beyden bu konu hakkında şöyle bir yaklaşım geldi: “(…) Senin durumuna gelince, dediğim gibi biz en doğrusu olması için elimizden geleni yapıyoruz ama şu veya bu şekilde, iyi içerik veya bizim göremediğimiz bir illegal yöntem ile birileri seni geçiyorsa üzgünüm ama bunun için malesef bir şey yapamıyoruz. (…)”
Ben illegal yöntemlere ve süistimallere açık bir sistemle nasıl yarışma yaptıklarını sorunca aldığım bu cevaptan anladım ki bir blogcunun umutlarının Eray için zerre kadar önemi yok. Blogcular onlar için gelip geçici insanlar ve sadece kendi menfaatlerini sağladıkları müddetçe dikkate alınması gereken varlıklar. Size Eray Endeş ve Blog Ödülleri ekibinin blogculuğu ve blogcuları önemsemediği de anlatayım.
BLOGCULUK RUHU VEYA BLOGCULAR BÖ’CÜLERİN UMRUNDA DEĞİLDİR…
Maalesef öyle. Açıklayayım: Malumdur ki biz blogcular bize muhalefet bile edilse okurlarımızın veya başka blogcuların özgürlüğünü kısıtlamayız, onların yorumlarını yayınlarız en basitinden, silmeyiz, sansür uygulamayız. En fazla spam yorumları veya hakaret içeren yorumları yayınlamayız ki bazılarımız hakaretleri bile sansürlemeden yayınlar.
Peki, blogculara ödül vermeye kalkmış BÖ’cüler ne yapıyorlar biliyor musunuz? Onlar bizzat biz blogcuların yorumunu siliyorlar, hem de hepsini! Güleyim mi ağlayayım mı? Ya hu be adam, madem sileceksin ne demeye yorum yazdırıyorsun birkaç gün boyunca? Tabii, yarışma sonrası gelen eleştiriler sorumluluk sahibi hiçbir kimseye söylenemeyecek derecede ağır sözler, insanlar organizasyonu eleştirince sansür her zaman ağızlara bir bant çeker…
ANLAYACAĞINIZ, BLOG ÖDÜLLERİNE GİRMEMEK İÇİN ÇOK SAYIDA SEBEP VAR VE İŞİN KÖTÜSÜ, BUNLARDAN BİRİ BİLE DOĞRU DÜZGÜN BİR BLOGCUNUN BU YARIŞMAYA KATILMAMASI İÇİN YETER DE ARTAR… ONUN İÇİN BIRAKIN, KURULDUĞUNDAN BU YANA ZATEN BELLİ İNSANLARIN İÇİNDE BULUNDUĞU BLOG ÖDÜLLERİ’Nİ ESKİSİ GİBİ KENDİ KENDİLERİNE YAPIP DURSUNLAR.
BURADA YAZDIĞIM HER ŞEY, BUZDAĞININ GÖRÜNEN KISMINDANDIR VE TÜM İDDİALARIMIN DESTEKLEYİCİ GÖRSEL VE SAİRESİNİ YAKINDA BURADAN PAYLAŞACAĞIM. ŞİMDİ SAHURDAN SONRA ESAS İŞLERİME BAKACAĞIM VE BU YAZIYI BİR ARA, TERCİHEN YARIŞMADAN ÖNCE TAMAMLAYACAĞIM.
BU ARADA, ERAY BEY’E DEDİM Kİ, ÖZÜR DİLEYİN HERKESTEN, HATALARINIZI İTİRAF VE KABUL EDİP TEKRAR ETMEYECEĞİNİZİ SÖYLEYİN, BEN DE BU YAZILARI YAYIMLAMIYIM DEDİM, HİÇ ORALI OLMADI. TUTTU BENİ OFİSİNE ÇAĞIRDI Kİ, BENİ KENDİ GİBİ PİŞKİN Mİ SANDI NEDİR?.. BEN DEDİM Kİ, YÜZÜNE GÜLEMEYECEĞİM BİRİNİN YANINA GİTMEM (BARİ ÖNCE BENİ İKNA ET), O DİYOR Kİ SEN GELEMİYORSAN İDDİALARIN GEÇERSİZDİR. MANTIK SÜPER, ARİSTO HALT ETMİŞ! :)
HA, SİZE NE OLACAĞINI DA SÖYLEYEYİM: ELİMİN ALTINDAKİ KANITLARI GÖRENE KADAR “NEDEN BAHSETTİĞİNDEN HABERİM YOK” HAVASINDA OLAN ERAY ENDEŞ VE EKİBİ, BELGELERİ DE KOYUNCA TEKRAR “İYİ YAKALAMIŞSIN” DİYEBİLECEK Mİ BAKALIM? :)
60-70 SAYFA SS ALMIŞIM, SEÇİP KOYMAK İÇİN ONCA İŞİMİN GÜCÜMÜN ARASINDA TEKRAR VAKİT AYIRMAM GEREKECEK.